KUZU GÖMLEĞİ SARMASI TARİFİ

Kuzu gömleği; kuzunun karın kısmındaki iç organlarını, göğüs kafesindeki organlardan ayıran zar kısmına gömlek denir. Oldukça yağlıdır ve lezzetlidir. Kuzu gömleği sarması, çok ilginçtir ki Doğu ve Güney Anadolu mutfaklarında bilinmiyor. Özellikle Doğu bölgesinin eti ve iç yağları ne kadar sevdiği, hatta mutfaklarının vazgeçilmezleri diyebiliriz. Ancak iş kuzunun iç gömlek yağı diye tabir edilen, yağ ile yapılan sarma neredeyse sadece Batı taraflarında biliniyor. Özellikle Trakya bölgesinin özel tariflerinden biridir. İç pilavının ciğerli olmasının sebebiyle lezzetine doyum olmuyor ve tabi yağında kattığı lezzeti unutmamak gerekir. Batının her yöresinde yapılan kuzu gömleği sarması, bazı küçük ayrıntılarla birbirlerinden farklılık göstermektedir. Ancak sizlere lezzetli ve yağından dolayı çok ağır olmayan, kuzu gömleği sarması tarifi paylaşacağız. Püf noktalarıyla ve pratik yapımıyla, kuzu gömleği sarması tarifi.
HAMİLELİK VE DOĞUMDA İSTENMEYEN TÜYLER

Hamilelikte hormonların değişmesiyle birlikte, vücudun birçok kısımlarında tüylenme olabilir ya da olan tüylerin daha gür hatta daha kalın çıkmasına sebep olabilir. Güzelliğine düşkün olan kadınların en büyük korkusudur, tüylenme problemi. Ancak gözünüzde çok büyütmeye gerek yok. Hamilelik süresinde aşırı tüylenme yaşanabilir. Fakat hamilelik sonrasında tüylerin hepsi kendiliğinden dökülecektir. Hamilelik döneminde androjen gibi bazı hormonların artması sebebiyle vücudun birçok bölümünde ve hatta yüzde dahil tüylenme yaşanmaktadır. Tabi her hamile böyle sorunlarla karşılaşacağı manasına da gelmiyor. Tamamen hormonlarla ilgili bir durumdur. Belki hiç böyle bir tüylenme problemleri yaşamayacaksınız. Bu gibi sorunları dert ederek, hamile kalmayı istemeyen birçok kadın da yok değil. Ancak bunun çözümü bu değil. Hamilelik öncesi lazer yaptırarak, bu sorunu ortadan kaldırabilirsiniz. Bu demek değil tabi ki, lazer yaptırmıştım ama yinede tüylenme yaşıyorum. Dediğimiz gibi, hamileliğin 3. ayında başlayan tüylenme tamamen hormoneldir ve tüylenmeler geçicidir.
EV YAPIMI SÜRÜLEBİLİR ÇİKOLATA (YUMURTASIZ) TARİFİ

Sürülebilir çikolata, fındık ve çikolata karışımından oluşan ekmek üstüne sürülen ne çok sıvı, ne de çok katı olan çikolatadır. Sürülebilir çikolata her kadının dönem dönem en yakın arkadaşı olur. Sadece kadınlar değil, çocuklarda severek yiyor. Ancak katkı maddesi içermeyen ve koruyucu madde olmadan evinizde kendiniz harika sürülebilir çikolata yapmaya ne dersiniz? Çikolatanın yani kakaonun faydaları saymakla bitmiyor. Evinizde gönül rahatlığıyla hazırlayacağınız yumurtasız sürülebilir çikolata nasıl yapılır, öğrenelim.
Sürülebilir çikolata yapmaya başlamadan önce, fındıkları fırında ya da tavada kavurma işlemi uygulayın. 1 su bardağı fındık yeterli olacaktır. Fırın tepsinizin içine yağlı kağıdı serin ve üzerine fındığı dökerek yayın. 200 derece fırında 8-10 dakika kavurun. Yanmamasına özen gösterin ve arada fırının içerisine bakın. Bu işlem fındıklara hoş bir koku kazandırmış olacak ve kakaoyla buluşunca da eşsiz bir lezzet ortaya çıkacak.
Gelelim sürülebilir çikolata tarifinin malzemelerine.
RAHİM KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Rahim kanseri ya da endometrium kanseri, kadın genital sisteminde rahim içini döşeyen endometrium tabakasından köken alan çeşitli tipteki malignensilere verilen genel isimdir. Rahim kanseri, en çok rastlanan jinekolojik kanser türüdür. Kadınlarda oldukça sık görülen kanserlerden biridir ve tehlike sırasına göre dördüncü sıradadır. Rahim kanseri, endometrium adı verilen dokuda türeyip geliştikten sonra üreme sistemindeki diğer organlara eğilimi göstermektedir. Bu hastalık öncelikle rahim ağzı (serviks) adı verilen bölümde ürer ve sonrasında tüpler ile yumurtalıklara yayılır. Rahim kanseri genellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda sık görülmeye başlamıştır. Kanserin görülme yaşı da denilebilir. Çünkü 50 yaşının altındaki kadınlarda rahim kanseri görülme olasılığı ”nadir” sayılabilecek kadar azdır. Erken dönemde teşhis edilebilen rahim kanseri için tedavi şansı oldukça yüksektir.
Rahim kanseri belirtileri arasında düzensiz kanamalar ve vajinadan kanlı, sulu akıntı gelmesi ilk sıralarda gelmektedir. Hastalığın en ileri evrelerinde lenfatik damarlar yardımıyla üreme sisteminden çıkarak vücudun diğer organlarına yayılma gösterir. Herhangi bir kanserin kanal ya da lenf yoluyla diğer organlara yayılma olayına metastas adı verilmektedir.
DAĞLARI DELEN AŞK FERHAT İLE ŞİRİN

Ferhat ile Şirin ya da diğer adıyla Hüsrev–ü Şirin, İranlı ve Türk Divan Şairlerince Mesnevi biçiminde yazılmış olan halk öyküsü; Türkiye, Orta Asya, Balkanlar, Azerbaycan ve İran ülkeleri ve yöreleri olarak birçok değişikliğe uğramıştır. Ancak yüzyıllardır anlatılır efsanevi aşk. Yeryüzünde belki bir daha böyle bir aşk yaşanmaz dense de, ortaya çıkmayan kim bilir ne aşklar, ne sevdalar var. Ferhat ile Şirin Amasya ile ilintisi bulunmaktadır. Öykünün en eski Türkçe baskısı 1854 yılında, yeni alfabeyle de 1930 yılında yayınlanmıştır. Ferhat ile Şirin’in mezarı Amasya’da bulunuyor.
Evvel zaman içinde Mehmene Bânu adında bir padişahın tek bir kızı vardı. Adına Şirin derlerdi. Daha 13-14 yaşlarındaydı ama güzelliği etrafa ün salmıştı. Padişah güzeller güzeli kızı için bir saray yaptırmak istedi. Şehrin en ünlü mimarlarını çağırttı. Mimarlar sarayı bitirdikten sonra, süslemek için Bihzad adında çok usta olan bir nakkaş getirdi. Bihzad’ın bir oğlu vardı ve o da nakkaştı. Adına Ferhat derlerdi. Baba ve oğul sarayı süslemeye başladılar. Şirin ara sıra sarayı görmeye gelirdi. Ferhat çalışırken Şirin’i görür ve görür-görmez aşık olur. Yine bir gün Şirin saraya gelince, Ferhat aşkından bayıldı. Şirin, Ferhat’ı yerde baygın görünce yanına koşarak gitti ve Ferhat’ın yanaklarından öptü. Başucuna şu beyti yazıp bıraktı;
KIYMALI PATLICAN BÖREĞİ TARİFİ

Patlıcan, bilimsel adıyla Solanum melongena, Solanumceae familyasına aittir. Ilıman iklimlerde tek yıllık, tropik iklimlerde ise küçük bir ağaç şeklinde büyüyen çok yıllık bir kültür bitkisidir. Patlıcanın ilk yetiştiriciliği M.Ö. 5. yüzyılda Hindistan’da gerçekleştirilmiştir. Patlıcanın içerisinde bulunan az miktarda da olsa, nikotin bulundurması sebebiyle patlıcanı tüketen tek canlı türü, insandır. Aslında patlıcanın bilinen faydası yoktur ama oldukça sık tercih edilir. Patlıcandan yapılan birçok yemek ve meze çeşitleri mevcuttur. Böreği de tercih edilen tatlar arasındadır. Sadece patlıcan böreği de yapıldığı gibi içerisine kıyma koyarak, lezzete lezzet katabilirsiniz. Özellikle et severlerin severek yiyecekleri bir börek çeşididir. Kıymalı patlıcan böreği hazır yufka ile pratik olarak yapacağız. İç malzemelerini önceden hazırlayıp, dondurucuya koyarak da saklayabilirsiniz. İhtiyaç olduğunda hızlıca börek yapabilirsiniz. Özellikle çalışan kadınlar ve annelerin böyle küçük püf noktaları geliştirerek kendilerine daha çok zaman ayırabilirler. Unutmayın ki; kadınlar her şeyde olduğu gibi, çalışma hayatının da bir numarasıdır ve eve gelince harika bir eş hatta mükemmel annedir.
Gelelim yapımıyla pratik, görüntüsüyle iştah açan kıymalı patlıcan böreği tarifi nasıl yapılır?
KURU VE ÇATLAYAN ELLERE EVDE BAKIM

Güzel ve bakımlı eller kadınlar için oldukça önemlidir. Kışın soğuk havanın olumsuz etkilerinden en çok eller etkilenir. Eller yıprandığı zaman hem görüntü olarak hoş olmuyor, hem de kadınlar kendini rahatsız hissediyor. Sadece soğuk hava koşullarından da kaynaklanmıyor, ellerin kuruluğu ve çatlaması. Gün içerisinde kullanılan bulaşık deterjanları, temizlik malzemeleri ve daha birçok farklı kimyasallar ellerin elastiğini bozarak kötü bir görüntüye sebep olur. Estetik açıdan ellerde oluşan kuruma ve çatlaklar dış etkenlere karşı savunmasız hale gelerek cilt rahatsızlıklarına davetiye çıkarmaktadır. El bakımı konusunda piyasada birçok ürün mevcut ancak içerdikleri kimyasallar nedeniyle bazen hassas ciltlerde kızarıklığa neden olabiliyor. El bakımı konusuna özen gösteriyor ve titizseniz, doğal ürünler kullanmaktan yanaysanız, fazla paralar harcamadan evde hazırlayabileceğiniz formüller mevcuttur. Tamamen doğal ve pratik olan evde uygulayabileceğiniz karışımlardan hazırlanan el bakımı formülleriyle kuruyan ve çatlayan ellerinize çok iyi gelecektir.
Ayrıca düzenli ve sağlıklı beslenme vitamin ve mineraller açısından zengin olan çeşitli besinleri tercih etmeye özen gösterin.
PATATES KIZARTMASI İÇİN ÖNERİLER

Patates, patlıcangiller familyasından yumruları yenen otsu bitki türüdür. Boyu 70 ila 80 cm’ye uzayan beyazımsı-pembemsi çiçekler açan, yumruları hariç zehirli otsu bir bitkidir. Patatesi diğer sebzelerden ayıran en büyük özelliği tohum ile üreme yerine ”vejetatif üreme” yapmasıdır. Yani olan patatesten geri dönüşüm ile tekrardan elde edilmesidir. Bir patates parçasını toprağın altına koyduğunuzda önce kendiliğinden patates bitkisi olur, sonra patatesler toprağın altında çoğalırlar. Bitkinin toprak altında kalan yumruları ”patates” olarak bilinir. Bu yumrular nişasta bakımından zengin olduğundan önemli bir besin maddesidir. Patateste nişastadan başka belli bir oranda proteinde bulunur. Patatesin değişik türleri bulunur. Kısaca patatesi sevmeyen yoktur. Özellikle çocuklar tarafından oldukça sık tercih edilir. Aynı zamanda patatesin bilinmeyen birçok faydaları da vardır.
Patates kızartması, dilimlenmiş patatesin kızgın yağda kızartılmasıyla yapılan bir yemek.
Sokak mutfağının bir buluşu olan patates kızartmasının, nasıl bulunduğu bilinmemektedir.
KEFİRİN FAYDALARI NELERDİR?

Kefir, çok eski yıllardan beri özellikle Kafkasya bölgesinde tüketilmektedir. Kefir kısaca fermente süttür. Bazı kaynaklarda ”kefir” adının Türkçe ”keyif”ten türetildiği belirtilmektedir. Fermantasyon sürecinden geçtiği için tadı hafif ekşidir. Kefir inek, keçi ve koyun sütünden mayalanabilir. Kefir çok karışık mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Boyutları 0,6 ila 3 cm arasında değişir ve fındık ya da buğday tanesi büyüklüğünde beyaz, beyaz-sarı arasında renklerde küçük karnabahar veya patlamış mısır görüntüsündedir. Sütten farkı ”iyi” olarak kabul edilen ve sindirime yardımcı olan bakterilerden süte oranla daha çok içermesi ve kısa sürede bağırsak hareketi sağlamasıdır. Özellikle kemik erimesine karşı oldukça faydalıdır. Kafkasyalılar kefiri su yerine içmişlerdir. Hatta gençlik iksiri olarak kullanmışlardır. Aynı zamanda, genel sağlığa katkıda bulunduğu bilinen pek çok vitamin ve mineral açısından oldukça zengin bir içecektir. Şu anda bilimsel araştırmalar yapan fakülteler başta olmak üzere kuruluşlar kefirin faydaları üzerinde ciddi çalışmalar yapmakta ve önemli sonuçlara ulaşmaktadırlar.